Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni yıl yazısı :)

Resim
Bir insan bir şehri terk edip gitme isteğini hangi yollarla gerçekleştirebilir? Düşünüp durup bir yol bulamıyorsa ne yapmalı? Bir şehre sıkışıp kalmışlık hissini yaşadınız mı? Aklınıza takılı kalan onlarca hatta yüzlerce soruyla, sorunla boğuştunuz mu? Eminim herkesin hayatında böyle bir zaman dilimi olmuştur. Kalbinizin artık durmadan git buralardan diye bağırışını duymuşsunuzdur. Sonra sıkıca duaya sarılmışsınızdır. Yeniden yeniden her seferinde düşünüp hayaller kurup yeni yollar bulmaya çalışıp durmuşsunuzdur. Yeni yollar bulamamış en sonunda vazgeçmişsinizdir. Korkunuz olmadan en son ne zaman karar aldınız. Ben dün bir karar aldım ve yeni bir yol buldum. Hayaller kurdum, yeni umutlar ektim. Her sene olduğu gibi yeni bir yılda başkalarının hayallerimi yıkmadan, umutlarımı kökünden sökmeden geçeceğini düşünmek istiyorum. Ama biliyorum ki ben ne kadar iyimser olursam olayım her seferinde daha çok acı çekeceğim o yüzden yeni yılda iyimser olmaktan vazgeçmeye çalışacağım. Bu sefer yeni ...

Şimdi İnziva Vakti

Kafa dinlemeye bir türlü vakit bulamamak. Üstüne kendi hüznünü insan kalabalığından vaktinde yaşayamamak nasıldır bilir misiniz? Ben bilirim evet. İki seçeneğiniz olur ya mutlu görünürsünüz ya da mutlu görünürsünüz. Gitmek istersiniz gidemezsiniz. Bir türlü bırakmazlar peşinizi. Başıma üşüşen sineklerden kurtulamadım bir türlü. Kaç kere kovaladım ama zehri sıkmadan iş bitmeyecek sanırım. Ya da bırakacağım vızıldayıp dursunlar.Bırakayım da vızıldasınlar. Onlara yem çıkmayacağını anlasınlar. Bazen öyle anlar gelir ki en güzelinin susmak ve izlemek olduğunu anlarsın. Bana iyi seyirler size iyi eğlenceler. Ben yeniden kendi köşeme çekiliyorum. Hadi hepinize eyvallah.

KAYBETTİM...

Bir gün rüyamda yolumu kaybettim. Gitmek istediğim yere gidemiyordum bir türlü. Çok kormuş ama bir o kadar da heyecanlıydım. Sonra uyanmışım. Kendi odamın sıcağında ve duvarların sıcak korunaklı ortamında. Boş boş bir süre tavana baktıktan sonra düşündüm ki rüyam gerçekti kaybolmuştum. üstelik uzun zamandır yolu da bulamıyordum ve olduğum yerde dönüp duruyordum. Bir rüya anlamama yetti. Kendimi boş bomboş hissediyordum. Kendime giden yolu kaybetmiştim oysa. Yolu bir kez şaşırmış ve yeniden bulamamıştım. Tabelalara bakmış olsaydım böyle olmazdı. Kaybetmezdim yolumu, kendimi... Boşluk kocaman olmazdı. Hiçlik kocaman olmazdı. Elimden tutup çıkaran oldu sonra. Kendimi biraz olsun yeniden bulma yolunda ilerlemeye başladım. Ne oldu acaba kaybettim yolumu diye düşüne düşüne bir karara vardım. Kaybolduysam neden yeni bir yol bulmuyordum. Kendime neden yeni yollar açmıyordum. Korkularımdan sıyrılmak bu kadar mı zordu. Zordu işte bir yardıma ihtiyacım vardı. İçimdeki küçük çocuk kaybolmuştu bend...

KALP

Kalp dedikleri organ sadece kan pompalamıyor. Duyguda akıtıyor tüm vücuda. Midedeki kelebekleri besliyor. Sabah uyanınca biraz daha güzel bakmanızı sağlıyor kalp. Ben pek bilmem gerçi ama iyi yazarım iyide okurum. Sevdalar üzerine yazılmış tüm kitaplarda kelebeklerden bahsedilir. Tok hissetmekten, güne mutlu uyanmaktan. Aşk bu mu gerçekten? Sorularınızın cevaplarını bulamadığınız bir an. Belkide sorunun olmadığı bir an. Ben yine konuyu dağıttım. Bir oturuşta bir şarkıyı 10 kez dinlemek gibi. Ya da 10 tane kinder sürpriz açmak gibi. Herkesin kendine göre bir tanımı var Aşk için. Kimine göre midede kelebekler kimine göre kimya değişimi. Bazısı der ki acı, ateş...Peki gerçek tanımı ne? Uff çok karıştı her şey. Şimdi yeniden konuya dönmek gerekirse. Kalp sadece bir organ değil. Beyinle de birlikte çalışıyor aslında. Tek başına değil aslında. Kalp olmasa cesaret olmaz o ritmin değiştiği zamanlarda kendini canlıda hissetmezsin. Kalp önemli. Ritminizi değiştiren insanların hayatınızda olması ...

Öyle İşte

  Böyle yolunda gitmeyen bir şeylerin var olduğunu düşünüp ama bulamadığınız oldu mu? Şu sıralar o durumdayım. Düşünüyorum, düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Ne yapmalıyım? Ne demeliyim? Nasıl bir yol izlemeliyim bilmiyorum. Tek bildiğim şey bir kaç aydır kendimde olmadığım. Şimdiler de ise anca toparlayabildiğim garip bir ruh hali.   Böyle bir şeyler aniden değişiyor ve sizi de değiştiriyor. Öyle ani oluyor ki bu sudan çıkmış balık oluyorsunuz adeta. Bir çok korkunuz yeniden çıkıyor ortaya.   Kendimden sıkıldım adeta, çok bunalttı bu ben. Öylece içine kapanıp kaldı. Yeri gelse kendini herkesten soyutlayacak bir yerlere gider. Keşke gidebilsem herkesten uzağa bir yolunu bulup. Şimdi bakmayın böyle dediğime hepimizin bazı dönemleri oluyor insanlardan sıkıldığı. Kaçıp gidesimiz geliyor. Ama bir türlü yol bulamıyoruz. Ya da bazı engeller oluyor. Teselliyi bir kitapta bir şarkıda ya da bir fotoğraf karesinde buluyoruz. Bazende görülen rüyanın gerçek olmasını dilerk...

Akşam akşam...

 Sizi bilmem ama şu dışarıdan bakıp "seninki de dert mi?" diyen insanlardan pek haz etmiyorum. Belki ben sana sadece görünen ve görebileceğin kısmını anlatıyorum. Benim ne yaşadığımı sen nereden biliyorsun değil mi? Ben gülüyorum diye dertsiz tasasız mıyım? Bi sus Allah'ını seversen. Sus ta azıcık beynin oksijenden faydalansın.  Neyse asıl konumuz bu değil. Asıl konu kendini kimseden büyük görmeyeceksin. Senden büyük Allah var. Bir silkelen kendine gel. Yani neyin derdi bu böyle tepeden tepeden bakıyorsun. Sıkıntı ne? Karşındaki sana kendi fikrini söylerken illa yok o öyle değil bu böyle diye diretiyorsun. Azıcık yuvarlak hatlarla düşün, azıcık hoşgörülü ol. Ama yok illa sen biliyorsun illa sen doğrusun. Evet haklısın doğrudur dediğimde sen sanıyor musun ki ben hemen o görüşünü aldım sindirdim kafama kazıdım. Yok öyle bişi arkadaşım. Sen bu işin profesörü falan mısın? Sorarım çevremizde ki bu tip insanları kaçımız dinliyoruz. Kaçımız o konuşurken lafının arasında es verm...

ZEHİR

  Öyle zamanlar var ki susup susup içinize atıyorsunuz. Söylemek istediğiniz ama söyleyemediğiniz, söylemediğiniz birçok şey içinizde birikiyor. Sonra zamanla bu içinizde biriken söylenmemiş sözler adeta zehir etkisi yaratıyor. Vücudunuz buna tepkiler veriyor. Geceleri uyuyamıyorsunuz, uykunuzda dişlerinizi sıkmaya başlıyorsunuz. Bazı zamanlar kendinizi karşınızda o varmış gibi içten konuşur halde buluyorsunuz. Şizofren mi oluyorum acaba diyorsunuz. Yok henüz o safhada değilsiniz. Daha çok kızgınlıktan oluyor bunlar. İçten bir sürü monolog geçiyor. Hatta hayalinizde birilerini dövüyorsunuz. Hâlbuki bir söyleyecek yer ve mekân bulsanız, bir karşılaşsanız neler dersiniz. Mesajla da olmuyor ki. Yüz yüze söyleyeceksin ki tesirini göresin söylediklerinin. El kol hareketleriyle pekiştir kurduğun cümleleri ve hatta sesini yükselt kimi yerlerde ki anlasın. İçten içe kinleniyor öfkeleniyorsunuz dimi yapmayın valla zararı size bunun. Bırakın ya söylemeyin gitsin söyleseniz ne anlar. Anlaya...