Akşam akşam...

 Sizi bilmem ama şu dışarıdan bakıp "seninki de dert mi?" diyen insanlardan pek haz etmiyorum. Belki ben sana sadece görünen ve görebileceğin kısmını anlatıyorum. Benim ne yaşadığımı sen nereden biliyorsun değil mi? Ben gülüyorum diye dertsiz tasasız mıyım? Bi sus Allah'ını seversen. Sus ta azıcık beynin oksijenden faydalansın.
 Neyse asıl konumuz bu değil. Asıl konu kendini kimseden büyük görmeyeceksin. Senden büyük Allah var. Bir silkelen kendine gel. Yani neyin derdi bu böyle tepeden tepeden bakıyorsun. Sıkıntı ne? Karşındaki sana kendi fikrini söylerken illa yok o öyle değil bu böyle diye diretiyorsun. Azıcık yuvarlak hatlarla düşün, azıcık hoşgörülü ol. Ama yok illa sen biliyorsun illa sen doğrusun. Evet haklısın doğrudur dediğimde sen sanıyor musun ki ben hemen o görüşünü aldım sindirdim kafama kazıdım. Yok öyle bişi arkadaşım. Sen bu işin profesörü falan mısın? Sorarım çevremizde ki bu tip insanları kaçımız dinliyoruz. Kaçımız o konuşurken lafının arasında es vermiyoruz ki. Bir kulağımızdan girip sakince ötekinden çıkıyor söyledikleri. Dinlenilecek şekilde anlatsan yine lafım yok dinlerim. Ama sen bir hınçla anlatıyorsun ki insanda dinleyecek şevk kalmıyor. En iyisi sen önce bir araştır bir oku o anlatacağın konuyu da sonradan kalkıp bilenlere üsten üsten bak.
 Yine sinirlerim zıpladı.
 Susmuyorlar insanlar bir susmuyorlar. Ha bide ben çok okumuyorum siz az okuyorsunuz. Ben okumayı söktüğümden beri okuyorum. Bu bir tür yaşam biçimi. Kabullenin.
Okuyun, okuyun  güzelleşin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Her Zaman İyidir!

Eylül ve Sonbahar

Size Küçük Bir Öneri