Kayıtlar

Geleceğe Dair...

Başlığa bakıp aldanmayın. Teknoloji hakkında konuşmayacağım pek fazla ya da kendi geleceğim hakkında. Sizlere yeni yeni hayatıma sokmaya başladığım iki kavramdan bahsetmek istiyorum; Minimalizm ve sıfır atık. İkisi de hayatınızı daha kolay kılabilecek, sağlığınızı psikolojik ve fizyolojik olarak düzenleyen akımlar. Minimalizm; İhtiyacın kadar tüketimi tavsiye eden bir akım. Az ve öz yaşamak denebilir bir nevi. Yeni bir ürün alırken aslında onun size gerekip gerekmediğini düşünmenizi tavsiye ediyor.Evinize ya da dolabınıza alacağınız bir ürün için ilk olarak şunu soruyor " buna gerçekten ihtiyacın var mı?" Bir süredir her alışverişe çıktığımda bende bu soruyu soruyorum kendime ve ciddi manada ihtiyacım dışında olan şeyleri almamaya başladım. Hayatınızda bulunan maddi ve hatta manevi ağırlık yapanlardan sizi kurtarıyor. Dolabınızı ilk olarak elden bir geçirin derim var olan olmayan ne var. Eminim sizlerin de dolapları benimki gibi alınan gerilerde kalıp kullanılmayı unutulan

Boşluk

Sanki uzay boşluğunda sürükleniyorum. Hiç bir maddeye değmeden öylece sürükleniyorum. Nasıl olacak, nasıl bir yere varacağım düşünmüyorum. aslında pek düşünemiyorum. Öylece bıraktım kendimi. hiç çaba harcamadan bir yere varabilir miyim ? Bir psikolog şuan ki ruh halime ne teşhis koyardı ? Çocukken, düşünürken ya da birini dinlerken merak ediyorsam eğer tırnaklarımı kemirirdim. Sonra tırnaklarımı bırakıp dudaklarıma geçtim. Şimdi sadece beynimi kemiriyorum oturduğum yerde. Kırk tilkiyle birlikte bir de fil durmadan dolanıp duruyor kafamın içinde. Hepside birbirinden bağımsız. Çok yorgun hissediyorum kendimi. kalbim kaldırmıyor artık bunca yalnızlığı.

Yeni Her Zaman İyidir!

Şimdi başlığa bakınca aklınıza yeni bir kıyafet, aksesuar ne bileyim çanta falan gelmesin. Çünkü onlar her zaman eskimeye mahkum nesneler. Neden diyecek olursanız zihinsel olarak size bir katkısı yok. Bir kıyafete verilen gereksiz paraya acıdığım kadar başka bir şeye acımıyorum. Örneğin 3 pantolonun varsa bırak 4 tane olmasın. Durmadan yeni bir ayakkabı alacağına kaliteli bir tane al ne ayak sağlığın bozulsun nede paran çöpe gitsin. Paranı güzel şeyler için harca. Mesela bir kitap al kendine, bir filme git ya da yeni bir tat dene. Ben yakın zamanda sushi denemeye niyetliyim. Yeni bir yere git. Hatta bir müze kart al ve 1 sene boyunca her şehirdeki (özel müzeler hariç) müzelere gidebilecek hale gel. Günübirlik yaşadığın şehrin yakınlarındaki şehirlere gidip yeni yerler görebilirsin. Artık ulaşım çok kolay. Çok para kazansan da harcayabileceğinden daha çok paran olsa bile eskiyen yenilere harcama. Kendine güzel bir kahve ısmarla mesela. Ara sıra kendinle baş başa vakit geçir. Ben m

Zorbalar

Size insanların nasıl anlamadıkları insanlarla uğraştıklarından bahsedeceğim. Eminim hepiniz belli bir dönem bu tip zorbalıklara maruz kaldınız. Her ne kadar daha olgunlaşmamış bir beynin yaptığı hareketler olsa da neredeyse insanların yarısı bu tip davranışlarda bulunuyorlar. Uzun zamandır bu gibi durumlarla karşı karşıyayım. Nedenini psikolojik olarak açıklayabilecek bir alt yapıya sahip değilim. Kişisel zevklerimle dalga geçen insanlara bile saygı duydum. Hatta verdikleri tepkilere cevapsız kaldım. Ancak bu daha fazla yapmalarını söylemişim gibi bir etki yarattı. O yüzden siz yapmayın. Sessiz kalmayın. Susayım nasıl olsa anlamayacak verdiğim cevabı diye bile düşünmeyin. Cevap verince de gerçi sizi anlamayacaklar. Sizin okuyup araştırıp edindiğiniz bilgiyle bile dalga geçecekler. Çünkü interneti dahi sadece durum güncellemek ve paylaşım yapmak için kullanıyorlar. Aa unutmayalım ayrıca başkalarının hayatlarını gözlemleyerek ve onlar hakkında dedikodu yaparak hem kendi zihinlerini hem 

Bahar geliyorrrrrr

Bahar geliyor... O çok sevdiğim havalar geliyor yaşasın. İçim kıpır kıpır. Ruhum yerinde duramıyor adeta parti yapıyor. Her güne güneşle başlamak ayrı zevk veriyor. Uyanıyorum, perdeleri açıyorum ve 5 dakika bile olsa doğan güneşin keyfine varıyorum. Sonra klasik rutine dönüyorum. Neden bilmem sabahları güneşin doğuşuna camdan o ışıkların girişine şahit olmak çok zevkli. Sırf o içeriye güneşin sızdığı ana şahit olmak için güneş doğmadan önce uyanıyorum. Perdeyi aralayıp bir süre yatakta oturup bekliyorum. O an işte günün en güzel anı. Elimi yüzümü yıkamadan önce bende kendime tıpkı Steve Jobs gibi bir motivasyon konuşması yapıyorum. Tavsiye ederim güne daha dinç ve motive başlamanıza olanak sağlıyor. Kendime neden mesleğim dışında bir iş yapmam gerektiğini daha makul sebeplerle daha olumlu nedenlerle anlatıyor ve hedeflerimi hatırlatıyorum. Her şeyin aynı kalmayacağını elbet bir gün tam anlamıyla hayallerimi gerçekleştirebileceğimi biliyorum. Her insan hayatında belli bir süre düşüş

GERİ DÖNÜŞ

Şöyle yeniden bir başlayalım blog macerasına diyorum. Yazacak çok konu birikti aslında. Yeni iş, yeni insanlar ve yeni hedefler. Yeniden kendine gelme hali. Tek sayılı yılları seviyorum ben. Psikolojik diyin ya da demeyin ama bir şeyler oluyor bana tek sayılı yıllarda. Bir atağa geçiyorum sormayın gitsin. 2017 de böyle başladı. Planlamalar, ayarlamalar, yeni bir şeyler yapma isteği boy gösterdi. Örneğin tüm şiirlerimi düzenleyip bir yayın evine göndermeye karar verdim. Ve harekete de geçtim. Varsa bir yayınevi öneriniz alırım. Neden sevdiğim şeylerden vazgeçeyim ki diyerek bir dil daha öğrendim. Almanca :) henüz gelişme aşamasında olsa bile kendisiyle aramız gayet iyi. Ardından bir dil daha diyorum. Ee atalarımız boşuna dememiş 1 lisan 1 insan diye. Gezi haritası çıkarttım mesela kendime. Yaz gelsin İstanbul sınırları dahilindeki müzelerin her noktasını arşınlamayı planlıyorum. Swarmdan bol bol yer bildirimi yapacağım. Katılmak isteyen arkadaşlarım olursa bana nereden ulaşakcaklarını

Eylül ve Sonbahar

Serinleyen bir hava elde taşınan ya da omuza alınan bir hırka. Biraz yağmur biraz güneş. Hafiften esen bir rüzgar. Bol kitap bol sıcak içecekler. Her sonbaharda içimden tek başıma yağmurun altında ıslanmak geçer. Ama neden bilmem pek yapmam bunu, yapamam. İnsanlar izin vermiyor. Tek başına kaldığın zamanın sadece uyku olduğunu fark ediyorsun. İnsansızlık çekiyor canım şu sıralar. Evet evet insansızlık çekiyor. Her sonbaharda böyle hissederim zaten. Ayrıca sonbahar biraz yalnızlık mevsimi değil mi? Böyle serin havada tek başına yürümelik, bir yerde oturup kendine bir çay ısmarlayıp azıcık etrafı izleme mevsimi. Her zaman sevmişimdir bu güzel mevsimi. En güzel şiirler hep bu ayda, bu mevsimde yazılır. İlham hep bu zamanlarda gelir. Eylül size de iyi gelsin bana geldiği gibi. Yağmurlarla temizlensin tüm kötülükler. Biraz yağmuru izleyin kendinize sadece 1 saat izin verin ve bir kahve ya da çay ısmarlayın. Bunu hak ettiniz. Çünkü siz çok iyi bir insansınız. Sizde insansınız hatırlayın